
Tabii ki puan farkı 8 olmuşken Fenerbahçe’nin iyi futbol oynaması mümkün değil. Nitekim de öyle oldu. İlk yarıda iyi olan tek hareket vardı. Talisca ile başlayan atakta İsmail’in nefis pası ve Mert Müldür’ün nefis golü hepsi o kadar. Başka da bir şey yok.
Şimdi hem sosyal medyada hem de Galatasaray camiasında çok ufak olsa da bir tedirginlik var. “Aman işi sıkı tutalım” diye.
Ama enteresandır Fenerbahçe kafasında işi bitirmiş Galatasaray’ın şampiyonluğunu ilan etmiş.
Çünkü hava öyle hava.
Dün bakıyorum geçen haftanın günah keçisi Mert ile Talisca dışında ilk yarıda formasının hakkını veren tek topçu yok. Biraz da Skriniar hepsi o.
Hırs, heyecan hak getire.
Ya da şu var. İnter – Barcelona maçını izledikten sonra biz bu hale geldik. O maç biraz bizi futboldan soğuttu. Başka maçtan zevk alamaz hale geldik. Ama alışmak zorundayız çare yok.
Başakşehir diri bir takım. Ama muhtemelen rakip Fenerbahçe diye çok fazla özgüven yüklemedi kendine. Oysa korkmasına gerek yoktu. Kendini teslim etmeye hazır bir rakip vardı karşısında. Hele bir de penaltıyı kaçırınca moral seviyeleri Fenerbahçe ile aynı düzeye geldi.
2. yarı Fenerbahçe daha derli topluydu. Daha kontrollüydü. Kostiç biraz daha gaza bastı. Fred ile Amrabat rakibi ceza alanı önünde daha fazla karşılayarak rakibe şans vermedi.
Goller de arka arkaya geldi.
Aslında dün maçın asıl konuşulması gereken olayı maçın hakemiydi.
Şunu net olarak söyleyebilirim ki bugüne kadar gördüklerimin içinde en kötüler arasında ilk üçe girer. Hatta Ali Palabıyık’ın bile üstünde yer alır.
İlk yarı Fenerbahçe’de Dzeko’nun pozisyonu bana göre net penaltı. Niye vermedi belli değil? VAR da uyudu. Muhtemelen dışarıda diye vermediler. Sorun o değil. Tamam vermeyebilir. Ama o pozisyonun arkasından Carlos ile Talisca’ya 2. sarıları çıkarmaya resmen korktu. Aklı bence penaltılarda kaldı. Ama tabii kanıtlayamam. Hele Talisca eline pes diyorum başka bir şey demiyorum.
Bitmedi. İkinci yarı Talisca’nın şutu Opoku’nun elinden döndü. Portekizli VAR gel bak diye çağırdı. Gitti baktı yine vermedi. Bu sefer de aklı vermediği kırmızılarda kaldı ama yine kanıtlayamam. Bir İsmail’e sarı kart var. Haftaya cezalı. Hani birisi çıkıp hakemin elinden düdüğü alsa “çekil kardeşim” dese vallahi yadırgamazdım. Gördük ama böylesini görmedik.
Son söz de Mourinho’ya.
Tamam bence de bir yıl daha kalman gerekiyor. Ama hocam o kadar çok futbolcu değiştiriyorsun ki oyuncuların başı döndü artık. Çok merak ediyorum aynı 11 ile kaç maça çıktın?
Kalacaksa Portekizli ile hatta İngilizce değil kendi dilinde çok iyi bir konuşma yapılmalı. Başka çare yok. Burası deneme tahtası değil, Fenerbahçe.
Kaynak: Milliyet
Bir yanıt bırakın